11. Anadolu Buluşmaları’nın 7. Oturumunda birer sunum yapan Prof. Mustafa Öztürk ve Prof. Bünyamin Erul İslam’ın temel kaynaklarına yaklaşım konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

11. Anadolu Buluşmaları’nda 7. Oturum “Temel Kaynaklara Yaklaşım Sorunları ve Çözüm Arayışları” üst başlığıyla yapıldı. Oturumun başkanlığını Yrd. Doç. Dr. Mahsum Aytepe yaptı.

7. Oturumda; Prof. Dr. Mustafa Öztürk “Modern Dönemde Kur’an’a Yaklaşımlar ve Ortaya Çıkardığı Sorunlar”, Prof. Dr. Bünyamin Erul ise “Modern Dönem Sünnet Anlayışları ve Ortaya Çıkardığı Sorunlar” başlığıyla birer sunum yaptı.

Yrd. Doç. Dr. Mahsum Aytepe kısaca programı takdim ettikten sonra sunumunu yapmak üzere ilk olarak sözü Prof. Dr. Mustafa Öztürk verdi.

Prof. Mustafa Öztürk’ün konuşmasının satırbaşları:

-Bizim Kur’an hakkındakil bilgimizin kaynağı bir kişinin şehadetine bağlıdır.

-İmanımızın kaynağı güvene, itimada dayanmaktadır.

-Kur’an etse, Resulullahın sünneti tırnaktır.

-Musa Carullaf Bigiyef der ki, Resulullah’ın hayatında sünnet önde gider, Kur’an onu teyit ederdi.

-Rasulullahın hedefi bir tecrübe üretmekti, Kur’an-ı bir metin bırakmak değildi. O, yaşadığı dönemde; görerek, yaşayarak bir tecrübe bırakmıştı.

-İslam’ı kaybettik yeniden keşfedelim gibi bir çabanın çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum.

-Peygamber efendimiz vefat ettiğindfe Kur’an metin haline getirilmiş değildi.

-Tefsir rivayetleri ikinci nesille birlikte artmıştır.

-Teknik anlamda tefsir dediğimiz şey tabiin döneminde başlamıştır.

-Sahabe döneminde tefsir yoktu, çünkü onlar Kur’an’ı bizatihi yaşıyorlardı.

-Tefsir, büyük ölçüde tarih malzemesiyle yapılan iştir. Malzeme ne kadar sağlamdır, ne kadar çürüktür o ayrı bir şey.

-Fahrettin Razi’nin tefsiri bir tefsir değildir. Kur’an’la herşeyi irtibatlandırmak üzere kaleme alınan eserler birçok tartışmaya sebebiyet vermektedir.

-Kur’an’dan her türlü meyve devşirildi.

-Kur’an suskundur, insan onu konuşturur. Allah korkunuz yoksa Kur’an’a herşeyi söyletebilirsiniz.

-Tefsir kitabı hükmü taşıyan yegane eser, Taberi’nin tefsiridir.

-Kur’an’dan kendimize idelolojik bir söylem üretebiliriz. Ama bu Allah’ın muradı değil, bizim Kur’an’dan anladığımız yorumdur.

-Kaynak bilimcimiz çok kötü, kaynaklara vukufiyetimiz az.

-Kitaplara, kaynaklara gittikçe çapımızın ne kadar küçük olduğunu, geçmişin ne kadar ihtişamlı olduğunu görüyoruz.

-Kitap ortalamaya konuşur, sünnet ise idealin tatbikidir.

-Geleneği inkâr eden, “benim babam yok, ben ağaç kovuğunda dünyaya geldim” demektir.

-Geleneği toptan atmak kendisini soysuz ilan etmek demektir.

Yrd. Doç. Dr. Mahsum Aytepe, Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün konuşmasını bitirmesinin ardından sözü Prof. Dr. Bünyamin Erul’a verdi.

Prof. Bünyamin Erul’un konuşmasının satırbaşları:

-Asrın idraki değişti, buna zaman algısı diyebiliriz.

-Bir mahalle baskısı var üzerimizde.

-Mahalle baskıları bu zamana özgü değildi.

-Modern dönemde peygamber tasavvurumuz çok yönlü tartışmaya açılmıştır.

-Sahabe dönemindeki Kur’an’ın peygamber tasavvurundan, cahili bir peygamber tasavvuruna doğru gidildiğini görürüz.

-Allah rasullü beşer rasüldür. Ne melek rasüldür ne de ilah rasüldür.

-O; bir tarafıyla beşerdir, bir tarafıyla rasüldür.

-Sünnet anlayışında da çok savrulmalar var.

-Sünnet dediğimiz şey; O’nun ahlakı hamiyyesidir.

-Sünnet, Hz. Peygamberin medeniyet projesidir.

-Sünnet; Kur’an’ın yaşanmıış şeklidir. Sünnet; Hz. Peygamberin yaşam şeklidir.

-Sünnet ile hadis arasında bir ayrım vardır.

-Hz. Peygamberi dinleyen herkesin O’nu aynı şekilde anlaması mümkün değil.

-Allah rasulünün ağzından çıkan fasih kelimeler intikal ederken, hadisken rivayete dönüşebiliyor.

-Hadis ile sünneti yarıştırmak zorunda değiliz.

-Hz. Peygamber var, sünnet var, bir de bir yığın rivayet var.

-Herhangi bir kitaptan aldığımız rivayet bir fotoğraf karesi gibidir. Olayın sadece bir bölümüdür. Gerçeği yansıtmaz.

-Sünnet bir fotoğraf çekimi değil, bir videodur.

-Rivayetler bazen ayetleri gölgeleyebilmiştir.

-Hadisi inkâr etmek ne kadar tehlikeli ise her rivayeti derhal kabul etmek de o kadar risklidir.

-DAİŞ’in en sağlam dayanağı rivayetlerdir.

-Mehdici, Mesihci söylemleri olanlar var. Bir kitaptan bahsediyor, ben bir hadisçi olarak öyle bir kitap bilmiyorum.

-Geleneği aklı başında hiçkimse inkâr edemez, küçümseyemez.

-Turan Dursun çoğu zaman hadisleri çarpıtmıştır.

-Hadis inkârı ile hadis tenkidi farklı şeylerdir. Bunları birbirine karıştırmamak gerekir.

-Hadis inkarcılığını asla kabul edemeyiz.

-Bize sadece Kur’an yeter anlayışı yanlıştır.

-Hadiste düz mantıkçılık yanlıştır.

-Hadisler bazen bağlamına göre anlaşılır.

-Geleneğin kadrini kıymetini bilmemiz lazım.

-Peygamber tavavvurunda ciddi sıkıntılar var.

-Usulsüzlük, yöntemsizlik almış başını gidiyor.

-Hadis istismarcılığı var.

-Tefrikaya, ötekileştirmeye yol açan rivayetler var.

-Adamlar Konstantiniyye diye bir dergi çıkarıyorlar ve İstanbul’un fethedilmediğini, bu fethi kendilernin gerçekleştireceğini söylüyorlar.

-Herhangi bir rivayeti okuduğunuzda aklınıza gelen soru işaretinin kıymetini bilin. Hemen kabul etmeyin.

7. Oturum, soru-cevap faslından sonra sona erdi.